art

Çarşamba, Mayıs 02, 2007

Cannes Lions Genç Yaratıcılar Türkiye Elemeleri

28-29 Nisan tarihlerinde, 28 yaş altı genç reklamcıların yarıştığı “Cannes Lions Genç Yaratıcılar” yarışmasının Türkiye Elemeleri gerçekleşti. 2. ve 3. olan genç yaratıcılarla aynı ajansta çalışmayı fırsat bilerek işlere ilk elden ulaşarak sizleri bilgilendirmeyi görev edindim :)

Buyrunuz brief ve kazananlar...

BRIEF
Reklam veren: Toplum Gönüllüleri Vakfı
Projenin adı: The Living Library
Açıklama: “Yurt dışında da örnekleri olan bu projede, büyük gençlik festivallerinde kurulan çadırlarda gençlere toplum tarafından dışlanan veya stereotype olarak görülen kişilerle bir araya gelme imkanı sağlanıyor. Böylece gençler, kurulan bu çadır/kütüphanede kitaplar yerine insanlarla belirli bir süre geçiriyor; bir eşcinselle, bir sokak çocuğuyla, bir politikacıyla veya yeme bozukluğuna sahip bir insanla karşılıklı oturup konuşarak önyargılarından kurtulmaya çalışıyorlar.”


1.'lik Ödülü
Art Direktör: Ceren Güzeldoğu
Reklam Yazarı: Gamze Ünlü



2. Ödülü
Art Direktör: Orkun Önal Reklam Yazarı: Volkan Şahin




3. Ödülü
Art Direktör: Şeher Kış
Reklam Yazarı:Aslı Sayitoğlu


Çarşamba, Nisan 18, 2007

Tüketiciye Nano Dokunuşlar

Marketing Türkiye'nin bu sayısının kapak konusu Nano Teknoloji. Benim gibi birkaç bloggerdan da konuyla ilgili görüş istediler. Dergide de bulacağınız konuyla ilgili kısa yazımı sizinle de paylaşmak istedim.
Bir düsünelim. Dizüstü bilgisayarimizin bataryasi çok uzun süre dayansa, lambalar daha az elektrik tüketerek daha fazla aydinlatma saglasa, giysilerimiz leke tutmasa, burusmasa, yanmasa, ayakkabimiz hiç eskimese, duvar boyamiz kendi kendini temizlese ve ölümcül hastaliklara çare bulunsa fazla mi hayal kurmus oluruz? Bundan on yil once bu sorunun yaniti evet olabilirdi ama artik bu saydiklarimiz nano teknolojinin hayatimiza getirdigi yenilikler olarak tarihteki yerlerini almaya basladilar bile. Nano teknoloji atomun dizilisini degistirerek ideal özellikte malzemeler üretmeyi amaçliyor. Temelde hedefi daha dayanikli, daha hafif, daha hizli malzemeler üretmek, daha az malzemeyle daha çok enerji saglamak. Çevremizdeki herseyin temeli olan atomdan bahsettigimize göre bu teknolojinin hayatimizin her alaninda bizi etkilemesinin kaçinilmaz oldugunu bastan kabul etmeliyiz. Ideal olana ulasma çabasi içinde yaratilacak yeni ürünler, uygulamalar ve pazarlar bir yandan bize bilim kurgusal yasamlar saglarken bir yandan da bazi pazarlarin ve ürünlerin yok olmasina sebep olacaktir. Örnegin leke tutmayan elbiseler kuru temizleyicileri issiz birakabilir veya ayakkabimiz hiç eskimezse daha az ayakkabi satin alabiliriz. Bu da is hayatinin, endüstrilerin, pazarlarin ve hatta pazarlamanin yeniden tanimlanmasi anlamina gelecek. Su anda en fazla nano teknoloji patentine sahip sirketlere baktigimizda L'oreal, IBM, Kodak, Henkel gibi firmalarin yani sira üniversiteler ve arastirma enstitülerine de rastliyoruz. Yani kozmetik, saglik, teknoloji gibi alanlarin yani sira makro düzeyde enerji, çevre ve savunma gibi alanlarda nano teknolojinin etkin oldugunu söyleyebiliriz. Bilgi devriminin bilgisayardan sonraki ikinci dönemi kabul edilen bu teknolojinin Türkiye olarak bizim hayatimiza girmesi ise Petrol Ofisi'nin nanodizel yakiti, DYO'nun akilli boyasi ve Yesim Tekstil'in akilli giysileri gibi birkaç öncü firmanin girisimiyle gerçeklesmisti.

Sessiz bir bloggerin hayata dönüşü

Uzun zamandır sesim soluğum çıkmıyordu ama geçerli mazeretlerim var :) Bunların en önemlisi yakında Rota Yayınları tarafından piyasaya çıkacak ünlü CRM gurusu Don Peppers'ın "Kazandıran Müşteri"(Return on Customer) kitabını çevirmekle meşgul olmamdı. Nihayet çeviri bitti. Kitabı okuma fırsatınız olursa benimle yorumlarınızı paylaşmanızı çok isterim. Kitabın yazarı ile tanışıp röportaj yapma fırsatım da oldu. Marketing Türkiye'nin Mart sayısında yayınlandı. Yazımın bir kısmını sizinle de paylaşmak istiyorum.Hoş geldim diyelim :)

Dünyaca ünlü pazarlama gurusu ve CRM konusunda otoritelerden biri olarak kabul edilen Don Peppers, Devlet Başkanı Kürşat Tüzmen’in girişimiyle hayata geçen “10 yılda 10 dünya markası yaratma” vizyonuna sahip devlet liderliğindeki tek marka geliştirme programı Turquality kapsamında gerçekleşen Vizyon Seminerlerinde konferans vermek üzere Şubat ayında İstanbul’u ziyaret etti. “Uluslararası Pazarda Kalıcı Başarı İçin Şirket Kültürü Oluşturmak” üzerine yaptığı konuşması önümüzdeki ay Rota Yayınları tarafından piyasaya çıkacak olan son kitabı Kazandıran Müşteri (Return on Customer) hakkında bazı ipuçları taşıyordu.

Don Peppers karlı şirket tanımlamasına yeni bir boyut getirdiği son kitabında şirketlere karar alma mekanizmalarında kullanabilecekleri yepyeni bir yönetim aracı sunuyor. Finansal bir ölçüt olan Müşteri Getirisi, bir şirketin değerinin müşterilerinin değeri ile yakından ilişkili olduğu temeline dayanıyor. Bu ilişkiyi açıklarken ise yöneticileri uzun süre akıllarını meşgul edecek sorularla başbaşa bırakıyor.

Şirketinizin gelir kaynakları nelerdir?

Ürettiğiniz ürün veya verdiğiniz hizmet mi? Peppers şirketlerin gelirlerini nereden kazandıkları konusuna bugüne kadar okuduğumuz pazarlama kitaplarından farklı bir bakış açısı ile yaklaşıyor. Şirketlerin tek gelir kaynağının sadece müşterileri olduğunu söylüyor. Müşteri tanımına ise şirketlerin sadece bugün sahip oldukları müşterileri değil gelecekte edinecekleri müşterileri de katıyor. Bir şirketin değerini bu tek gelir kaynağının yarattığını söylüyor. Dolayısıyla Müşteri Getirisi ölçütünün müşterilerin yarattığı toplam değere eşit olduğunu söylüyor.

Müşteriler şirketler için nasıl değer yaratır?

Don Peppers müşterilerin sadece bugünkü satın alımlarıyla değil aynı zamanda potansiyel davranışlarıyla da şirketler için değer yarattıklarını savunuyor. Müşteri Getirisi hesaplamalarının temelini müşterinin yaşam boyu değerine dayandırıyor ve şirketlerin müşterilerle uzun süreli ilişkiler kurmasının öneminden bahsediyor. Müşterilerin gelecekteki kararları şirketlerin o müşterilerle bugün nasıl ilgilendiğiyle, şikayetlerini nasıl çözümlediğiyle, müşterilerine ihtiyacı olan bilgileri nasıl sağladığıyla veya nasıl hizmet ettiğiyle çok ilişkilidir. Dolayısıyla şirketlerin müşterilerinden değer yaratabilmeleri için önce müşterilerine değer verdiklerini göstermeleri gerektiğini söylüyor. Müşteriler ise değer verildiklerini hissetmek için önce şirketlere güvenmeleri gerekiyor.

Müşteri güvenini nasıl sağlarız?

Don Peppers müşteri güvenine giden yolun şirket kültüründen geçtiğini söylüyor. Müşterilerin şirketlere güvenmesi için öncelikle şirkette müşterinin güvenini kazanan ve koruyan bir kültür oluşturulması gerektiğini savunuyor.

Pazartesi, Aralık 04, 2006

Lizbon sokaklarında bir Prison Break...

Yoğunluktan ne zamandır güncelleyemediğim bloguma ne yazsam ne yazsam diye düşünürken Portekiz'deki blog kardeşim invisible red 'den gelen e-posta derdime derman oldu!

Hugo'nun bahsettiği proje, hem çok mecralı kampanyalara -özellikle içinde gerilla taktikler de barındıran- merakımdan hem de bahsi geçen diziye hastalığımdan dolayı hemen ilgimi çekti. Saniye geçirmeden sizinle paylaşayım istedim.

Thanks Hugo!

Prison Break dizisinin Portekiz'deki Fox kanalında yayına başlaması sebebiyle Torke Stunt ajansı tarafından leziz bir kampanya hazırlanmış.

Özellikle hapishaneden kaçışlarla ilgilenen basına gönderilen, içinde gizli bir kaşık harita ve dizi hakkında bilginin olduğu bir CD'den oluşan basın kiti...


Posterler...

Mahkumlar ve iki polisten oluşan gerilla takımı...

ve dikkat çekici, durdurucu öğeler...


Müşteri: Fox TV
Ajans: Torke Stunt
Kreatif Direktör: Andre Rabanea
Art Direktör: João Pereira
Reklam Yazarı: Gustavo Blanco

Çarşamba, Kasım 22, 2006

Pazarlama Blogları Karnavalı XVIII



Bu hafta karnaval iyifikir'de!

Pazartesi, Kasım 20, 2006

Etkileşimli Pazarlama Zirvesi 2.0 başlıyor!

Web 2.0'dan sonra Pazarlama 2.0'ı da literatürümüze davet ediyoruz. O da ne diye soruyorsanız cevabım hazır:
"Etkileşimli Pazarlama Zirvesi 2.0" 22 Kasım 2006 @ Convention Center!

Türkiye'nin ilk interaktif pazarlama zirvesi Çarşamba günü gerçekleşecek. Ben ve birçok pazarlama bloggerı da orada olacağız. Hatta Fikir Atölyesi'nden tanıdığımız Tunç'un moderatörlüğünde bir sunum (Tunç'un sitesine uğrayıp katılımcılara sormak istediğiniz soruları ekleyebilirsiniz) ve antifit'ten Alemşah'ın yapacağı bir sunum da yer alacak.

Zirveden sonra değerlendirmelerimi hem burada hem de SMJ'de yazacağım.

Etkileşimli Pazarlama Zirvesi Programı
8:30 9:30 - Hoşgeldiniz Konuşması / Günseli Özen Ocakoğlu Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni
9:35 10:00 - Pazarlama 2.0 Açılış Konuşması / Hakan Senbir Zirve Başkanı
10:00 10:45 - Lokomotifteki Tüketici Nereye Gidiyor? / Kıvan Odabaşı Medyanet
10:45 11:00 - Kahve Arası
11:00 12:00 - Sonuç Alan Kampanyaların Perde Arkası : Türkiye Vaka Analizleri
Garanti Bankası: Garanti Bankası'nda Etkileşimli Kanalların Yönetimi / Barbaros Uygun
Volvo: İnternet'ten Showrom'a Başarılı Trafik Yaratmak / Cana Reutergardh
Groupe SEB: 360 Derecede İnteraktif Pazarlama / Aytuğ Elerman
Moderatör: Tunç Kılınç
12:00 12:45 - Internette Marka Olmak / Fatoş Karahasan
12:45 13:45 - Öğle Yemeği
13:45 14:30 - Trendler: Pazarlama 3.0'ı bugünden görmek / Alemşah Öztürk
14:30 15:15 - Online Medya Planlama, Ölçümleme ve Bilgi Yönetimi / Bülent Boytorun
15:15 15:30 - Kahve Arası
15:30 16:15 - Etkileşimli Pazarlama İçin Ajans Yönetim Rehberi / Cüneyt Devrim
16:15 17:00 - Sonuç Alan Kampanyaların Perde Arkası : Türkiye’den Vaka Analizleri
Soyak: İnternetten Konut Satılır Mı? Satılır! / Aybars Kızılsencer
Atlasjet: İnternette Yüksek İrtifa / Altar Kartal
BSH (Bosch - Siemens Ev Aletleri): Hodri Meydan İnternet! / Damla Gürkal
17:00 18:00 - İnteraktif'in Ustalarıyla 10 Soru, 10 Cevap cember.net / Çağlar Erol bebek.com / Halil Erdoğmuş
yonja / İlke Çarkçı
gayet.net / Metin Solmaz
18:00 19:00 - Ödül Töreni ve Kokteyl

Salı, Kasım 14, 2006

Hayatımızın yeni Agora'sı: Doğuş Power Center

Antik dönemde toplanma, sosyal iletişim kurma amaçlı “Agora”, ortaçağda kent dokusu ile bütünleşen “meydanlar”, yakın geçmişte kentten yalıtılmanın ilk sinyallerini veren “büyük pasajlar” ve nihayet bizi kapalı kutulara sokan “Alışveriş Merkezleri”... Hayatımıza hızla giren bu “yaşam tarzı” merkezlerinin sonucusu ise geçtiğimiz günlerde Maslak’ta açıldı. Doğuş Power Center...
İşyerimin yakınında olması nedeniyle inşaat sürecini yakından takip edebildiğim bu yeni Güç Merkezi’nin posterlerine rastlamış olsam da hikayesini ilk ağızdan öğrenmek bu satırları yazmama sebep oldu. Dün posta kutumda gördüğüm, Doğuş Power Center’in iletişim sürecini kısaca özetleyen, adıma hitap edilerek yazılmış kişiselleştirilmiş bir mesajdı. Sadece bu doğrudan pazarlama taktiği bile Doğuş Power Center’ın ajansı Provokatör’ü takdir etmeme ve bloguma taşımama yeterdi. Kullanılan taktik bildiğimiz bir e-posta aracı gibi görünse de gönderilen tarafın bir medya organının yazı işleri servisi olmaması enteresandı.
Gelelim kampanyaya...
Kendini "kentin yeni yaşam gücü" olarak konumlandıran “Doğuş Power Center”ın Okan Bayülgen’in imzasını taşıdığı fotoğraflarla gerçekleştirdiği iletişim...



Tanıdık olduğumuz bu görseller dışında 10.000'den fazla kare "Yaşam Gücü Fotoğrafları" konsepti dahilinde Okan Bayülgen tarafından çekilmiş. Doğuş Power Center'in içinde 1000 m2 lik alanı kapsayan bir sergi de iletişimin tamamlayıcı unsuru olarak yer alıyor.

Ajans, stratejisini kısaca şu şekilde özetliyor:

“Çelikten, betondan ve camdan büyük duvarlar yaparsan, çatısını örer, içini ısıtırsan, kapılarını açar, insanları çağırırsan tamam! Büyük bir iş yaptın. İçine sanatı koyarsan, insanın özü sinerse harcına, o zaman BANA BİR EV YAPTIN!”

Artık basın bültenlerinde dergiler, gazeteler kadar bloggerların da mailinin yer alması medyanın yeni sahipleri konusunda biraz daha düşünmemizi sağlamalı, ne dersiniz?

Ajans: Provokatör



Pazar, Ekim 29, 2006

Pazarlama Blogları Karnavalı XV


Bugün Pazar... Uyku günüm. Ama ne zaman uyumak istesem bir telefonla bölünür uykum. Murphy’nin kanunları :) Yine öyle oldu. Arayan Alper’di. Aşık olmuş. Ne güzel! Bana uzun uzun Yeni Zelanda’lı güzeli anlattı. Adı 42 Below’muş. Değeri 91.2 milyon USD! Ben etkilendim doğrusu siz de daha yakından tanımak isterseniz eğer, MarketingMa'ya buyrun.

Uyanmıştım. Yatakta oyalanmaktansa kalkıp günü yakalayayım dedim. Cengiz’le buluştuk. Starbucks’da. Bana orada John Grant’in bir cümlesini söyledi. “Ben Starbucks’ı bir tatil şirketi olarak görüyorum. Çok yoğun yaşamlarınız var ve buraya gidip tatile çıkıyorsunuz” Kahvemi içerken üzerinde epey düşündüğümü fark ettim, bu sözün ve anlattığı diğer şeylerin... Siz de düşünmek isterseniz çekinmeyin :) Marketing Post’tayız!

Eve döndüm. Biraz da televizyon izleyip tembellik yapmaya kararlıydım ki televizyonu açtığımda karşımda Selim abiyi (A. Selim Tuncer) gördüm. Diyordu ki “Siyaset bayram rehavetindeyken hadi bu sefer biz siyaset yapalım” Turkuaz Hareketi lideri Ali Müfit Gürtuna’dan yola çıkarak siyasi pazar ve iletişim üzerine altı çizilir sözler söyledi. Seçim dönemine yaklaşırken bu fikirleri kaçırmamakta fayda var. A. Selim Tuncer Diyalog’da...

Saat 5’e geliyordu, erken de olsa Edünya’nın hediye ettiği şarabı açma vakti gelmişti. Şarabı yudumlarken aklıma Edünya’nın bahsettiği internet sitesi Cork’d geldi ve Doluca Şarapları’nın CRM başarısı. Merak ediyorsanız Edünya’ya gidelim.

Gün Pazar da olsa e-mailler boşlamaya gelmez diyerek internete girdim. Tunç, bayram için gittiği Amsterdam’dan fotoğraflar göndermiş... Yolda yürürken “bedava bir kucak” almış! Ona sarılanın ağzından çıkan sözleri de yazmış “... hayatimizda ilk defa gordugumuz yuzlerce kisiyle kucaklasiyoruz hergun. Sanki yillarca birbirimizi taniyormus kadar da icten.” Nasıl mı? Buyrun Fikir Atölyesi’ne!

ADSL bağlantımla rahatça internette gezerken aklıma Özen’in yaşadığı otel tecrübesi geldi. Artık temel ihtiyaçlarımızdan biri olan internet servis hizmetinin en pahalısını sunan 5 yıldızlı oteller... Ayrıntılar için Pazarlama Karması’na davetlisiniz.

Akşama doğru biraz da iş diyerek masamın başına oturdum. Barış’ın önerdiği viral pazarlama üzerine olan yazıyı ne zamandır bir kenara ayırmış, okuyacaktım. Gün bugünmüş. Robyn Tippins “Başarılı Viral Video’nun 10 Temel Kuralı”’nı özetlemiş, Barış da yorumlamış. Buyrun isbn9760806’ya

Televizyonu açık unutmuşum, Televole başlamış. Programın malzemesi ünlüler. Peki ya 521 YTL verip marka olan ünlülere ne olacak. Bu konuyu aklıma getiren mi? Şahin Tekgündüz tabii ki. Mah-zen’deyiz...

Şu sıralar üzerinde çalıştığımız Marcom Türkiye projesinden dolayı web sitelerinin aktive edilmesi ile yakından ilgilenir oldum... Bu konuda fikrini almak için hemen interaktif işlerin ustası Murat’ı aradım. “Markanıza uygun bir interaktif pazarlama fikri mutlaka vardır” dedi ve içimi rahatlattı: interaktif yaklaşım

Artık uykuya dalmak için odama doğru yol alırken gözüm Formula 1’de aldığım tshirte ilişti. Alonso’nun şampiyon olması sezonun benim için iyi haberlerinden biriydi :) Ama sezona, FIA’nın Türkiye’ye verdiği cezanın gölgesi düştü. Aklımdan bunlar geçerken Önder’in sitesinde bu konuda yazdığı yazıyı hatırladım, size de hatırlatmak istedim. Marka Gündemi’nde

iyi geceler!

Pazartesi, Ekim 23, 2006

İlk 25 Türkçe Pazarlama Blogu

Marketing Post'un yazarı sevgili Cengiz geçenlerde ilk 25 Türkçe pazarlama blogunun listesini yayınlamış, kendimi listede görünce çok parlak bir sıralamada olmasam da :) yazısını buraya taşımak istedim.
***
Tecnorati uzun süredir bloglar hakkında bana fikir veren bir web 2.0 uygulaması. Tecnorati’nin en önemli özelliği bloglar içinde arama yapabilmesi ve onları "Tag" yoluyla izleyebilmenize olanak vermesi. Tecnorati aynı zamanda her bloga bir rank(derece) değeri veriyor. Bu değeri verirken o bloga kaç blogtan link verildiğini göz önüne alıyor. Blog mantığı link vermek üzerine kurulu olduğu için, bu blogun tanınırlık ve popülerlik sıralamasını Tecnorati, linklere göre yapıyor. Aşağıdaki liste, daha çok yurt dışındaki bloglarda gördüğümüz bir listenin benzeri. Ben de Türkçe pazarlama bloglarını Tecnorati’den başlayarak bir ilk 25 listesi yapmaya karar verdim. Bu listede Tecnorati’de en çok link alan blogların rank değerlerini ve aldıkları link sayısını görebileceksiniz. Listenin benim için süprizi ise ilk sırada yer almam oldu Bunda yurt dışından aldığım linklerin büyük etkisi var. Yurt dışı demişken şu marketing blogları listesine bakıp, bizim aldığımız linklerin devede kulak olduğunu da görebilirsiniz. İleride Alexa ilk 25’i de yayınlamayı düşünüyorum ama ikisini her ay yayınlamak zahmetli olacağından, Alexa TR Marketing ilk 25’i başka bir pazarlama blogu yazarı hazırlasa,daha çok memnun olurum Aşağıdaki listeyi her ay güncelleyeceğim ve Türkçe pazarlama bloglarının durumunu hep beraber göreceğiz. Muhtemelen her ay blogların yerlerinde değişiklikler olacak. Listenin hem okuyucular hem de blog yazarları için iyi bir istatistik oluşturacağı kanısındayım. Listede adı olmayan pazarlama blogu yazarları, mail adresime bloglarını bildirirlerse, gelecek ay yayınlayacağım listeye onları da dahil edebilirim. İşte ilk liste. Hayırlı, uğurlu olsun.
Türkçe Pazarlama Blogları İlk 25 Turkish Marketing Blogs Top 25 (11.2006)
1-
Marketing Post ::::: 24,289 (321 links from 111 blogs)
2- elmaaltshift ::::: 28,440 (214 links from 97 blogs)
3- Diyalog A.Selim Tuncer ::::: 34,211 (266 links from 81 blogs)
4- Marketallica ::::: 36,489 (234 links from 76 blogs)
5- Blogistan ::::: 47,473 (207 links from 59 blogs)
6-
Fikir Atölyesi ::::: 57,950 (140 links from 49 blogs)
7-
Marketingma ::::: 62,113 (117 links from 46 blogs)
8- Eylülce ::::: 67,000 (162 links from 43 blogs)
9- Arda Kutsal ::::: 67,000 (105 links from 43 blogs)
10- Adkritik ::::: 74,456 (61 links from 39 blogs)
11-
Antifit ::::: 78,859 (84 links from 37 blogs)
12-
BrandBox ::::: 78,859 (80 links from 37 blogs)
13- isbn9760806 ::::: 78,859 (64 links from 37 blogs)
14- Pazarola :::: 92,307 (72 links from 32 blogs)
15- e-dünya ::::: 95,637 (78 links from 31 blogs)
16- Serdar Öner ::::: 107,270 (66 links from 28 blogs)
17-
So-be ! ::::: 107,270 (58 links from 28 blogs)
18- Mobilasyon ::::: 127,033 (83 links from 24 blogs)
19- Molaverrahatla ::::: 147,532 (35 links from 21 blogs)
20- Murat Kaya ::::: 155,743 (49 links from 20 blogs)
21- Turuncu Fikirler ::::: 174,505 (23 links from 18 blogs)
22- Açık Kapı ::::: 185,449 (37 links from 17 blogs)
23- İnteraktif Yaklaşım ::::: 245,798 (29 links from 13 blogs)
24-
Mah-Zen ::::: 353,861 (20 links from 9 blogs)
25- Pazarlama Karması ::::: 448,146 (13 links from 7 blogs)
*İlk sırada blogun adı, ikinci sırada Rank değeri, üçüncü sırada aldığı toplam link sayısı, dördüncü sırada ise link aldığı toplam blog sayısı belirtilmektedir. Belirtilen yerlerdeki linklere tıkladığınızda sizi daha ayrıntılı bilgiye götürecektir.
***
sobe: Marketing Post

Beko Basketbol Ligi Başladı!!!

Türkiye'nin 2. sporu basketbolun Türkiye'deki en büyük mülkiyeti Basketbol Erkekler 1. Ligi, 1993 yılından bu yana ilk kez bir isim sponsoru ile beraber anılmaya başlandı.
Artık mücadelenin adı Beko Basketbol Ligi.
Marka adına yakışır bir reklamla sponsorluğunu duyurdu, daha doğrusu duyurduk demeliyim :) İlk defa sitemde kendi yaptığımız işten bahsedeceğim için açıkçası biraz heyecanlıyım :)
Yaratıcılarının ağzından Beko Basketbol Ligi Sponsorluk Filmi...
"Beko’nun Türkiye Basketbol Erkekler Ligi’ne sponsor olması, bu ligin başrol oyuncusuna güçlü, pozitif bir enerji verir ve Türkiye’nin basketbol heyecanını yaşaması için toplar yola koyulur. Evlerden, sokaklardan, oyun alanlarından zıplayarak bir araya gelen yerinde duramayan toplar, Türkiye’nin dört bir yanını sararlar. Tüm heyecanı ve coşkusuyla Beko Basketbol Ligi’nin başladığını haber vermek için…"


Reklamveren: BEKO Reklam Ajansı: Sportsnet Kreatif Grup: Şahin Aymergen, Fırat Türkoğlu, Burak Özgüney, Deniz Öcal, Fatih Şenay Müşteri İlişkileri: Arzu Savaş, Murat Turan Stratejik Planlama: Meltem Günyüzlü, Rehacan Erus, Eran Hakim Prodüksiyon Şirketi: Creavidi Yönetmen: Levet Semerci Mecra: Televizyon, basın